Halkçılık;1870’li yıllarda Rusya’da gelişen sosyalizm için özgün bir yol öngören ideoloji ve siyasal harekete denir. Halkın yaşamını ve duygularını ifade etmeye yönelik sanatsal ve edebi akımdır.Türkiye‘de halkçılık hareketi 19y.y. da Rusya’da yaygınlaşan Rus halkçılığı ile Fransız dayanışmacı- lığının devlet felsefesi olan halkçılıktan esinlendi. Rusya’dan gelen Hüseyin zade Ali ve Yusuf Akçura gibi Türkler,orada gördükleri halkçılık modelinde,halka gitmeyi,halka inmeyi amaçlayan Osmanlı sözcülerinin öncüleri oldular.Öte yandan Fransız halkçılığından esinlenen Ziya Gökalp,Tekin Alp Necmettin Sadak,M .Zekeriya Sertel gibi ittihatçılar halkçılığı toplumsal ve iktisadi içerikleri ile işlediler.Halkçılık,Meşruti- yet döneminin milli iktisat siyasetini,toplumsal dayanışma ilkesini kapsayan bir ideoloji oldu.İttihat ve Terakki Cemiyeti’ nin Osmanlıcı,İslamcı,kısmen ademi merkeziyetçi ideolojisi,Balkan savası yenilgisinden(1912)sonra değişim geçirince,Türkçü,Batıcı ve merkeziyetçi bir nitelik kazandı.
Halkçılık akımı da bundan etkilendi ve Rusya’daki toplumcu içeriğini yitirdi.Ziya Gökalp,halkçılığa Türkçü bir özellik kazandırdı;onu sınıfsal niteliği içeriği olmayan ulusalcılığa indirgedi.Gökalp’e göre,
Halkçılık siyasal boyutta halkın yönetimine katılmayı gerektiriyordu.
Kültürel boyutta halkın yönetimine katılmasını gerektiriyordu.Kültürel boyutta toplumun kültürünü geliştirme yolları aranaca,toplumsal bo-yutta da toplumsal iş bölümünün organik bir bütün haline getirildiği bir dayanışma modeli kurulacaktı.Sınıf farkının yaşandığı toplumda kişilerin yasalar önünde eşitliği kabul edilecek,iktisadi sistem olarak devletçilik benimsenecekti.
Kurtuluş savaşı sırında halkçılık,geçerli ideoloji olarak işlevini yeri-
ne getirdi.Farklı sınıfların temsil edildikleri TBMM’yle halk yığınları birleştirildi.Mustafa Kemal Paşa kongreler toplayarak,harekete hal-kın desteğini sağladı ve TBMM’ye sundu.Sunduğu“Halkçılık beyan-namesinde”TBMM’nin halkı,kendi irade ve hakimiyetinin sahibi kıla-cağını açıklıyordu.Kurtuluş savasından sonra halkçılığına yeni bir boyut getirdi.Mustafa Kemal Paşa Balık esir söylevinde(8 Şubat 1923)
,ülkede farklı sınıflar olmadığını,toplumun her kesiminin devletçe desteklenmesi gerektiğini savundu.Konya söylevinde(Mart 1923);
”aydınların batı uygarlığını halka götürmekle yükümlü olduklarını” belirtti.Kurduğu halk fıkrası da halkçılık ilkesine dayanıyordu.Halk evleri batı uygarlığını halka götürme görevini üstlendiler.”Halka rağmen,halk için”ilkesi halkçılık görüşünü özetliyordu.
Halkçılık İlkesinin Unsurları
Cumhuriyet Halk Fıkrası’nın10 mayıs 1931 günü toplanan Üçüncü Büyük Kongresi’nde belirlenen parti programının 2.kısmı”bugünkü ve yarınki Cumhuriyet nesilleri için iman şartları teşkil eden altı mühim vasıf”olarak ifade edilen altı temel ilkeye ayrılmıştır.Burada,Cumhuriyetçilik ve Milliyetçilikten sonra gelen Halkçılık ilkesi şöyle tanımlanmıştır:”İrade ve hakimiyetin kaynağı millettir.Bu irade ve hakimiyet,devletin vatandaş ve vatandaşın devlete karşılıklı vazifelerinin hakkı ile ifasını tanzim yolunda kul-lanması esastır.Kanunlar önünde mutlak bir müsavat kabul eden ve hiçbir ferde,hiçbir aileye,hiçbir sınıfa,hiçbir cemaate imtiyaz tanı-mayan fertler haltandır ve halkçıdır.”
Aynı programda”halkçılık”esasının:
“1.Demokratlık,
2.Herhangi bir fert veya zümreye milletin umumi hakları haricinde imtiyaz tanımamak,
3.Sınıf mücadelesi kabul etmemek,gibi unsurlardan terekküp ettiği”belirtilmiştir.
Bu anlamda Halkçılık Atatürk’ün Milli mücadele yıllarında yaptığı sayısız konuşmada yeni rejimin temel ilkelerinden biri olarak yer almıştır.
Halkçılık ilkesi yine aynı yıllarda hukuki belgelerde de ifadesini bul- muştur.20 Ocak1920 tarihli Anayasanın temelini oluşturan 13Eylül 1920 tarihli program”Halkçılık Program”adını taşımakta idi.1921
Anayasasında halkçılık ilk plandaydı.Atatürk siyasi bir parti kurmayı tasarlarken 7 Aralık 1922 tarihinde Ankara basınına”halkçılık esasına müstenit ve Halk Fıkrası namıyla siyasi bir fırka (parti) teşkil etmek niyetinde”olduğunu açıklamıştır.Eylül 1923’te kurulan Halk Fıkrasının adı şüphesiz halkçılık ilkesinden esinlenmiş olduğu gibi,halkçılık 1923 tarihli ilk parti Nizamnamesinin (Tüzük) 1.ve 2. maddelerinde yer almıştır.
HALKÇILIK İLKESİNDE İMTİYAZSIZLIK VEYA EŞİTLİK
UNSURU
Atatürkçü düşünce sisteminde halkçılık anlayışı ikinci olarak kanun önünde eşitliği hedefler.Burada söz konusu olan milletin genel hakları dışında hiçbir kişiye veya zümreye ayrıcalık tanınmamaktadır.Bu sebeple Atatürkçülükte halk kanunlar önünde kesinlikle eşitliğimi belirleyen benimseyen hiçbir ailenin,hiçbir sınıfın,hiçbir zümrenin veya hiç bir ayrıcalığını tanımayan insanlardan oluşmuş bir topluluk-tur.Bu esası koruyan kişiler,hatan ve halkçı sayılırlar.
Halkçılığın bu anlamı,Halk Fıkrasının 1923 tarihli Nizamnamesinde yer alınmıştır. Buna göre “Halk Fıkrası nazarında halk mefhumu
,herhangi bir sınıfa münhasır değildir. Hiçbir imtiyaz iddiasında bulunmayan ve umumiyetle ve umumiyetle kanun nazarında mutlak bir müsavatı kabul eden bütün fertler,halktandır.Halkçılık,hiçbir ferdin imtiyazlarını kabul etmeyen ve kanunları var etmedeki mutlak hürriyet ve istiklal tanı-yan ferlerdir.”Benzer tanımlar fıkranın 1927 tarihli Nizamname-sinde (Madde4)ve 1931 tarihli programında da yer almıştır.